DOĞU AKDENİZ'İN KİLİDİ KIBRIS MESELESİNDE TÜRK HAVA KUVVETLERİNİN KATKILARI

Kıbrıs Adası tarihin her döneminde Anadolu merkezli devletler için jeostratejik bir üs olmuştur. Stratejik konumu itibariyle önemli bir yer olması bakımından tarihi süreçte birçok ülkenin kontrolüne geçmiştir. Osmanlı kontrolüne geçmesi 1517 yılında kazanılan Ridâniye Zaferinden sonra Memlukların tarihe intikal etmesi sonrasında vergilerini Osmanlı idaresine vermeye başlaması ile gerçekleşmiştir. 1571 yılında ise bir askeri sefer ile Osmanlı topraklarına dâhil olmuştur.
Önemi askeri teknolojinin gelişmesi ile günümüze doğru artmaya devam etmiştir. Diğer taraftan 1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılması ile Hint Okyanusu’na Akdeniz'den çıkışın mümkün hale gelmesi ile Kıbrıs'ın stratejik konumu daha da önemli hale gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu 1293 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Kıbrıs Adası’nı İngiltere'ye geçici olarak terk ederken, İngiltere Hint Okyanusu’na karşı önemli bir üs elde ettiğinin farkındaydı ve Kıbrıs'ın elde tutulması sömürgelere giden yolların korunması ve emniyeti bakımından önemliydi.
Üçüncü Boyutta Harekât Ortamının Doğuşu ve Kıbrıs Özelinde Uygulamaları:
Balonlar üçüncü boyutta harekat alanına etki eden ilk hava unsurlarıdır. İlk defa 1794 yılında Fransız-Avusturya Savaşı'nda Fransız ordusu tarafından kullanılan balon kısa zaman sonra savaşlarda özellikle gözetleme ve lojistik maksatlı kullanılmaya başlanmıştır. Napolyon Mısır Seferinde de bir balon bölüğü getirmişse de balonu Osmanlı ordusunun eline geçmiştir. 1900 yılına kadar 20.000 civarında balon uçuşu gerçekleşmiş ve 120 kayıp verilmiştir. Bu bakımdan oldukça emniyetli olduğunu söylemek mümkündür. Prof. Charles'in bu alanda geliştirdiği inovasyonun üzerine çok fazla bir değişiklik olmamıştır. Uçağın icadı ise havacılıkta ve insanlığın tarihinde oldukça etkili olan bir dönemin de tarihidir. 1903 yılında başlayan süreç hız, irtifa, konfor, harekat ortamının etkili oyuncusu olarak gelişmesini sürdürmüştür. Takiben havacılık uçaklardan ayrı olarak yeni bir evreye doğru gelişmiş ve uzayı da içine alarak günümüzde her insanın hayatına dokunan bir saha haline gelmiştir. Türkiye 1911 yılından beri bu alandaki gelişmelere oldukça ilgili ve istekli davranan bir ülke olmuştur. Ne var ki mali kaynakların yetersizliği ve karşılaşılan diğer güçlükler hayata geçirilen başarıların vizyonun gerisinde kaldığını göstermektedir. Bununla birlikte Gök Vatan’ın her türlü tehditten azade olması için her türlü çabanın eğitimli ve yeterli personel, uyumlu bir yönetim, uygun bir teşkilat ve zamana bağlı olmakla birlikte milli imkan ve kabiliyetlerin harekete geçirilmesi konusunda isteklilik var olmuştur.Uçak çağının başlaması ile her türlü idari tedbiri kısa zamanda alan Türk ordusu, bir savaşta ilk defa uçakların hedefi haline gelmiştir. Trablusgarp Savaşı'nda Türk ordusu uçak kullanmak için her türlü tedbiri almış ancak sözleşme yapılan pilotların taahhütlerine uymaması ile bu mümkün olmamıştır. Bununla birlikte İtalya 28 uçak ve 4 balon ile katıldığı harekâtta önemli bir başarı elde edememiştir. Türk ordusu burada tarihin ilk hava savunma görevini gerçekleştirmiş, uçak düşürmüş, pilot esir almış ve esir pilota karşı gösterilen insani yaklaşımla da havacılık tarihinde önemli ilkleri temsil etmiştir. Oysa bu hadiseden 52 yıl sonra ele sağ olarak geçirilen Şehit Yüzbaşı Cengiz Topel'in gördüğü muamele tam bir vahşettir.
Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı'nda İngiltere ile savaş durumunda olması sebebiyle geniş Anadolu kıyılarının emniyeti ve olası bir düşman çıkarmasına karşı korunması çok önemli hale gelmiştir. Nitekim savaşın hemen başlarında Hatay önlerine gelen İngiliz Zırhlısı Doris'in tehditlerde bulunması bu kapsamdadır. Savaş yıllarında uzun Osmanlı deniz kıyılarının gözetlenmesi ve Almanların verdiği istihbaratta Kıbrıs'ta konuşlanacak İtilaf güçlerinin Anadolu'ya muhtemel bir çıkartmasına karşı 4. Osmanlı Tayyare Bölüğü Silifke'ye takiben Adana'ya konuşlandırılmış ve uzun süre Kıbrıs Adası üzerinde hava keşiflerinde bulunmuştur.
Kıbrıs'ta yaşanan gelişmeler incelenirken bunun 20. yüzyılda ortaya çıkan ve kısa zamanda insanlığın hayatının büyük bölümünde yer alan havacılıktan ayrı incelenmesi mümkün değildir. Hava gücü Kıbrıs sorunu ile bütünleşmiş gibidir. Havacılık kısa sürede ülkelerin arasında dostlukları veya rekabeti etkileyecek kadar önemli hale gelmiştir. Hava gücünün ortaya çıkması ise tehdidi üçüncü boyuta taşımıştır. Özelikle 1910'lardan itibaren deniz havacılığının ilk dönem uçak gemilerinin birkaç uçakla denizlerde bayrak göstermeye başlaması bu bakımdan önemli gelişmelerdir. Kıbrıs Adası havacılığın ortaya çıkması ile birlikte sabit ve batırılması mümkün olmayan devasa bir uçak gemisi rolünü üstlenmiştir. Bugün İngiltere'nin burada 2 askeri üssünü muhafaza etmesi bu kapsamdadır. Ada'nın sorunlarından kendini kurtarırken askeri bir harekâtta ihtiyacı olan stratejik varlığını sürdürmektedir.
Kıbrıs Semalarında Türk Uçaklarının Görülmesi:
İngiltere'nin Kıbrıs'ta etkinliğinin azaldığı dönemlerde yaşanan bir olay, Kıbrıs'ın yakın tarihinde önemlidir. 1949 yılında Kıbrıs ile ilgili bir gelişme de Türk Hava Kuvvetlerine ait 12 uçağın dört uçaktan oluşan üçlü kol (her biri dört uçaktan oluşan ve aynı zamanda gökyüzünde seyreden üç uçuş hali) halinde İngilizlerin daveti üzerine adayı ziyaret etmesidir. Bir kolu Hv. Plt. Tuğg. Hamdullah Suphi Göker komutasında olan uçak filosunun diğer iki koluna Hv. Plt. Yzb. Selahattin Aktaş ve Hv. Plt. Yzb. Cevat Tuna komuta etmiştir. Türk heyetin Kıbrıs seyahati Lefkoşa’da çıkan “Halkın Sesi” radyosunda “Kahraman Türk Havacıları Bağrımıza Bastık Yaşasın Türk Kartalları Hoş geldiniz Türk Hava Kuvvetleri Filosu” şeklinde yer almıştır. Diğer taraftan Rumlar barışçıl duygularla yapılan bu olayı farklı değerlendirmiş, Türklerin Hatay’a girişi hatırlanarak kısa süre sonra Türk ordusunun adaya gireceği zannı ile bazı Rumlar Adayı terk etmiştir.Ada, bu tarihte Türklerin etkisinde ve kontrolünde değildir ve Türk filosu Ada'ya davet üzerine misafir olarak gitmiştir. Rumların bu eylemlerinde farklı kazanımları hedefledikleri açıktır. Barışın sürmesine azami hassasiyet duyulan bir zamanda Türkiye'nin uluslararası alanda zor duruma düşürülmesi ihtimali de bunlardandır.
Türkiye'nin Kıbrıs Meselesine Taraf Olması:
Rumlar ve Yunanlar 1878 yılından itibaren Kıbrıs'ın Yunanistan'a verilmesi yönünde büyük çaba harcamışlar ve bazı İngiliz yöneticileri de bu mücadelede destek vermiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise süreç Rumların tedhiş ve baskı uygulamasıyla daha da önemli hale gelmiştir. İngiltere bu sorunlarla uğraşırken adanın eski sahibi olan Türkiye'nin de sorun ile ilgilenmesini istemiştir. Türkiye, Yunanistan ile iyi ilişkilerini bozmamak için ilk zamanlar sorunun dışında kalmakla birlikte Ada Türklerinin büyük bir baskı altına alınması ve konunun uluslararası bir evreye doğru ilerlemesi ile konuyla ilgilenmeye başlamıştır.
11 Şubat 1959 tarihinde Zürih Antlaşması, 18 Şubat 1959 tarihinde Londra Antlaşması ile Kıbrıs Cumhuriyeti kurulması kararlaştırılmıştır. Bu antlaşmalar; Yunanistan, Türkiye ve İngiltere arasında imzalanmış ve bu üç devlete "garantör devlet" statüsü tanınmıştır. 16 Ağustos 1960 tarihinde fiilen kuruluşu gerçekleştirilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, beklenen faydayı karşılamadığı ortaya çıkmıştır. Kısa bir süre sonra Rumlar, devletin sistemini işlemez hale getirmiştir. Rumların nihai hedefinin, Ada'yı Yunanistan'a ilhak etmek olduğundan, kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nde devlet düzeni işlemez hale getirilmiştir.Rumların nihai hedefleri belli olduğundan hangi sistem kurulursa kurulsun bundan memnun olmaları esasen mümkün değildi.
Kanlı Noel ve Kıbrıs Türklerinin Korunması İçin Uyarı Uçuşları Yapılması
Makarios'un anayasayı Rumlar lehine değiştirme girişimi garantör ülke olarak Türkiye tarafından kabul edilmemiştir. 22-24 Aralık 1963 tarihlerinde gerçekleştirilen katliam Tb. Bnb. Nihat İlhan'ın nöbeteyken eşinin ve 3 çocuğunun saklandıkları banyo küvetinde katledilmeleri de Kanlı Noel denilen 1963 yılının unutulmayan katliamlarındandır. Bu yıl içinde 364 Türk katledilirken, 25.000 Türk yerinden edilmiştir. Bu gelişmeler üzerine Türk Hava Kuvvetlerine 1. Ana Jet Üs Komutanlığı 111. Filo Komutanlığı envanterinde yer alan 3xF-100 uçağı 25 Aralık 1963 tarihinde 16.00 sularında Baf, Poli limanları ile Lefkoşa üzerinde oldukça alçaktan geçerek uyarı uçuşu yapmıştır. Cumhuriyet tarihinde Türk uçaklarının sınırları ötesinde Türkiye'nin kendi güvenliğinin dışında dış Türklere yönelik destek maksatlı yapmış olduğu ilk hava harekâtı olması bakımından bu uyarı uçuşu değerlidir.
Kıbrıs Türklüğünün Korunması İçin Yapılan 1964 Yılı Türk Hava Harekâtı
Türkiye, 21 Haziran 1964 tarihinde Kıbrıs'a çıkarma yapacağını ilan etmiştir. Türkiye, Rumların 25 Aralık 1963 tarihinde yaptıkları katliam ve sonrasında artan baskıları, Türk dış politikasında Kıbrıs'ı çok daha önemli hale getirmiştir. Çıkarma için hazırlıkların yapıldığı bir zamanda Amerika olası bir çıkarmaya karşı tepki göstermiştir. 5 Haziran 1964 tarihli ABD Başkanı Johnson mektubunda; Kıbrıs'a olası bir Türk müdahalesi konusunda SSCB'nin Türkiye aleyhine girişeceği olası bir harekâtta, Türkiye’nin, dostlarına kendisini korumak için düşünme fırsatı vermediğini belirtmiştir. Mektubunun devamında, bu sebeple Türkiye’ye NATO tarafından savunulma garantisi verilemeyeceğini ayrıca Amerikan silahlarının bu harekâtta kullanılmasını kabul etmeyeceği belirtmiştir. Johnson mektubunda 1947 yılına ait anlaşmayı hatırlatmakta ve bunun Türkiye tarafından da bilindiğini belirtmekteydi. Başbakan İsmet İnönü, 13 Haziran 1964 tarihinde verdiği cevapta, Kıbrıs’a çıkarma hareketinin şimdilik tehir edildiğini ancak bunun Türkiye’nin Kıbrıs Adası üzerindeki garantörlük haklarına halel getirmeyeceğini de özellikle belirtmiştir. Johnson mektubuna Türk tarafın verdiği cevapta, mektubun yazılış tarzının ve muhtevasının, Türkiye için hayal kırıcı olduğu, Kıbrıs’ta büyük bir mezalim icra edilmekte olduğu belirtilerek, hukuka uygun olarak muhtemel bir müdahalenin söz konusu olacağı açık olarak belirtilmiştir. Başbakan İsmet İnönü, 21 Haziran 1964’te, Başkan Johnson ile görüşmek üzere Amerika’ya gitmiştir. 22-24 Haziran 1964 tarihleri arasında yapılan görüşmede, sorunun barışçı yollarla çözülmesi gerektiği üzerine anlaşma yapılmıştır. Başbakan İnönü, dönüşte Londra ve Paris’e de uğramış ve yapmış olduğu görüşmede Türkiye’nin yanında yer alıp almayacaklarını İngilizler ile görüşmüştür. İngilizlerin, Adadaki kendi üslerine saldırı olmadıkça bir harekâta sıcak bakmadığı anlaşılmıştır. Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle'in Enosis’ten yana tavır aldığı anlaşılmıştır. Türkiye, Kıbrıs’ta akan kanın devam etmesi ve Rumların gittikçe artan tazyikleri karşısında yalnız olduğu gerçeğini bir kere daha teyit etmiştir.
Kıbrıs sorunu, Temmuz 1964 tarihinde Cenevre’de yeniden Amerikan Eski Dışişleri Bakanı Dean Acheson, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere temsilcileri arasında görüşülmeye başlanmıştır. Acheson Planı da denilen görüşmelerde Türkiye’ye Kıbrıs’ın kuzeydoğusunda Karpaz Yarımadasında egemen bir bölge verilmesi, Türklerin yoğun olarak oturdukları birkaç bölgede özerk Türk yönetimleri kurulması önerilmiştir. Görüşmelerin devam ettiği bir zamanda Kıbrıs’ta Rumların eylemlerinde artış başlamıştır. Kıbrıs’ta yaşanan Rum fecaati karşısında Türkiye, 8 Ağustos 1964'te 36 uçak, 09 Ağustos 1964'te 64 uçak olmak üzere toplamda 100 Türk Savaş jetinin katılımıyla hava harekâtı yapılmıştır. Bu harekât esnasında Plt. Yzb. Cengiz TOPEL’in uçağı düşmüştür. Pilot sağ kurtulmasına rağmen Rumlar tarafından ele geçirilmiş ve işkence ile şehit edilmiştir. Basında yer alan haberlere göre, Rumların havadan kuşatılmasının yanı sıra Türk Deniz Kuvvetlerine ait 30 geminin de Akdeniz'e açıldığı, haberine yer verilmiştir. Bu gelişmeler, Kıbrıs’ta yaşanan elim hadiselerin daha da derinleşmesine sebep olmuş ve Türkiye gelişmelerden daha fazla endişe duymaya başlamıştır. Bu gelişmeler sonrasında "Acheson Planı"nda, Türkiye lehine bazı değişiklikler yapılmış ancak Türkiye bunu kabul etmemiştir. Görüşmelerde, Türkiye tarafından ortaya atılan federasyon fikri de kabul edilmemiştir.
Kıbrıs Türklüğünün Korunması İçin 1967 Yılında Yapılan Uyarı Uçuşları
1967 yılında Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’ın Türkiye’ye gitmesi ve Makarios’un Ada’ya dönmesi halinde tutuklanacağını ilan etmiş ve Denktaş’ın, 31 Ekim 1967’de Ada’ya girerken yakalanması ile yeni bir dönem başlamıştır. Gelişmeler Türkiye-Yunanistan arasındaki ilişkileri gerginleştirirken halklar arasında iş birliği yapma iradesine ağır bir darbe vurmuştur. Yunanistan, Ada’ya yeni göçmenler göndermiş, asker sayısını artırmış, General Grivas komutasındaki Rum güçler, 15 Kasım 1967’de Geçitkale ve Boğaziçi’nde Türklere yönelik katliama başlamıştır. Bu gelişmeler üzerine Ada’da bulunan TSK birimleri, alarma geçerken Türk uçakları da Ada üzerinde ikaz amaçlı uçuşa başlamıştır.
Kıbrıs Barış Harekâtında Hava Kuvvetleri Harekâtı
15 Temmuz 1974 tarihinde Makarios’a karşı EOKA’cılar Rum Milli Muhafız Gücünü de yanlarına alarak bir ihtilal yapmışlar ve “Kıbrıs Cumhuriyeti” yerine “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti”ni ilan etmiştir. "Mahi Gazetesi"nin başyazarı Nikos Sampson, yeni Cumhurbaşkanı ilan edilmiştir. Gelişmeler oldukça endişe vericidir. Türkiye Cumhuriyeti duruma sert tepki göstermiş ve Başbakan Bülent Ecevit, İngiltere Başbakanı H.Wilson ile bir görüşme yapmışsa da olumlu bir sonuç alamamıştır. Yunanistan’a durumun normalleştirilmesi yönündeki verilen notaya da olumsuz cevap verilmiştir. Bu gelişmeler üzerine 20 Temmuz 1974 tarihi sabahında, Türkiye Kıbrıs’a askerî müdahalede bulunmak üzere çıkarma yapmıştır. 20-22 Temmuz 1974 tarihleri arasında üç gün süren askerî harekâtın ilk evresi BM’nin ateşkes çağrısı ve Yunanistan’ın koşulsuz ateşkesi kabul etmesi ile sona ermiştir. Taraflar arasında Ada’da mevcut durumun çözümüne yönelik görüşmeler Türkiye-Yunanistan-İngiltere arasında Cenevre’de sürmesine rağmen Yunanların uzlaşmaya yaklaşmaması sebebiyle bir çözüme kavuşamamıştır. Türkiye, 25 yıldır süren Kıbrıs sorununu nihai bir çözüme kavuşturmak, Ada’da askerî harekâtın mevcut durumu ile Türk toplumunun güvenliğini sağlamaya yeterli olmadığı gerçeğinden hareketle 14-16 Ağustos 1974 tarihlerinde yeniden askerî harekât başlatmıştır. Harekât sona erdiğinde adanın %38’i Türk denetimine geçmiştir. Kıbrıs Barış Harekâtı, Türk Hava Kuvvetlerinin yüksek performansı ve hava görevlerini zamanında yapması, kesintisiz bir hava hâkimiyeti sağlaması ile başarılı bir şekilde sonuçlanmıştır. Harekât esnasında beş personel, 10 uçak bir helikopter kaybedilmiştir. Barış Harekâtının Birinci Aşamasında 819 hava görevi, İkinci Aşamasında 211 hava görevi yapılmıştır. Hava Kuvvetlerinin toplam görev çıkışı (sorti) 1.030 sorti olup kara unsurunun zayiatının minimumda kalmasına büyük etkisi olmuştur. Bu durum Kıbrıs Barış Harekâtını gerçekleştiren 6. Kolordu Komutanlığının Komutanı Korgeneral Nurettin Ersin ve bağlısı birlik komutanları tarafından ifade edilmiştir. Harekât ile Rum ve Yunan tarafın, 1950'li yıllardan itibaren savunma için hazırlık yaptığı açık olarak ortaya çıkmıştır.
15 Temmuz 1974'te Kıbrıslı bir kısım EOKA'cı Rumların bir darbe girişimiyle Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama girişimi karşısında Türkiye, antlaşmalardan doğan haklarını kullanarak Ada’da halklar arasındaki gerginliğin yeni bir katliama neden olmaması ve barışın tesisi için Ada’ya müdahale etmek zorunda kalmıştır. Türkiye'nin Kıbrıs meselesine İngiltere'nin girişimleri ile dâhil edilmesi bir toprak kazanımı amacının olmadığı, soydaşlarının ve güney sınırlarının tehditlerden korunması amacını taşımaktadır. Esasen Rumlar, 1961 yılından beri Ada’yı Yunanistan’a bağlamak için askerî hazırlık yapmaktaydılar. Türk Hava Kuvvetleri Kıbrıs’ta hareketliliğin artması ile barış döneminde planlanan meydanlara intikal ederek süratle harekâta hazır hâle gelmiştir.
Kıbrıs Barış Harekâtı'nda Kullanılan Uçaklar ve Görev Tipleri |
||
S.Nu |
Uçak Tipi |
Yapılan Görev Tipi |
1. |
F-84 F/Q |
Av Bombardıman |
2. |
F-100D |
Av Bombardıman |
3. |
F-102 |
Av Önleme |
4. |
TF-102 |
Av Önleme |
5. |
F-5A |
Av Bombardıman |
6. |
T-33 |
İrtibat ve Keşif Görevi |
7. |
T-37 |
Eğitim ve keşif |
8. |
T-34 |
İntikal ettirilmiş, harekâtta görev almamıştır. |
9. |
F-104G |
Av Bombardıman |
10. |
RF-84F |
Foto Keşif |
11. |
C-47 |
İndirme Harekâtı |
12. |
RF-5A |
Keşif Bombardıman |
13. |
F-5B |
Av-Bomb.Eğt. |
14. |
T-11 |
İrtibat Görevi |
15. |
C-160 |
Hava İndirme Görevi |
16. |
C-130 |
Hava İndirme Görevi |
17 Temmuz 1974 tarihinde yapılan Millî Güvenlik Toplantısında, Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 20 Temmuz sabahı başlatılması kararlaştırılmıştır. Barış Harekâtı'na hazırlık kapsamında birçok filo tam veya yarım olarak intikal etmiştir. Malatya’dan 171 ve 172. Filolar İncirlik’e, Konya’dan 131. Filo Balıkesir’e, Diyarbakır’dan 181. Filonun yarısı ile 184. Filonun yarısı İncirlik’e, 181. Filonun diğer yarısı Antalya’ya intikal ettirilmiştir. Merzifon’dan 152. Filo’nun yarısı Antalya’ya, Eskişehir’de konuşlu olan filolardan 112. Filo Sivrihisar’a ve Balıkesir’de konuşlu olan filolardan 191. Filo Ankara Mürted’e intikal ettirilmiştir. Mobil Radar Kompleksleri de Türkiye'nin güney sınırına yerleştirilerek tehdide açık alan bırakılmamıştır. Yunanistan, Rumlara destek için üç adet F-4E uçağı tahsis ederek Girit'te konuşlandırmıştır. Birisi inişte hasar görmüş, diğerleri de herhangi bir göreve katılmamıştır.
Kıbrıs Barış Harekâtı'nın ilk günü, tespit edilen yerlere personel ve malzeme Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait C-47, C-130 ve C-160 uçakları ile başarılı bir şekilde atılmıştır. 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığının Kıbrıs Barış Harekâtı kapsamında 10xC-130, 19xC-160 uçağı sortisi ile Hava İndirme Tugayının 1., 3. ve 4. taburunun personeli, 5xC-130, 10xC-160 uçağı sortisi ile dört taburun malzemeleri Kırnı ve Gönyeli bölgesine atılmıştır. Görev esnasında 2xC-130 ve 14xC-160 uçağına mermi isabet etmiştir. 1xC-160 uçağı isabet eden merminin tesiri nedeniyle malzemelerini atamamıştır.
Kıbrıs Barış Harekâtı’na Hava Kuvvetlerine bağlı 111., 112., 131., 171., ve 181. Filolar F-100 jetleri, 141. ve 191. Filolar, F-104 uçakları ile katılmıştır. Kıbrıs Barış Harekâtı'nda iki adet F-100C (2X106.529 ABD Doları), üç adet F-100D, bir adet F-100F, bir adet F-104G, iki adet F-102A ve bir adet RF-84F uçağı olmak üzere toplam 10 adet uçak ile dört pilot kaybedilmiştir. Pilotlardan Şehit Hv. Plt. Bnb. Fehmi Ercan, şehit olmadan evvel 6. Kolordu Komutanlığı nezdinde İleri Harekât Kontrolörü (İHK) görevi için bölgede bulunuyordu. Kıbrıs Barış Harekâtı'nda İran ve Libya'dan malzeme desteği alınmıştır. Belçika ve Almanya'nın ambargosu dolayısıyla mühimmat ve malzeme desteği alınamamıştır. Ancak harekâtın öncesinde, 19 Haziran 1974 tarihinde Almanya'dan alınan 30 adet F-104 G uçak ana lastiği, 15 adet F-104 G uçak burun lastiği, üç adet F-104G motoru, dört adet After Burner (a/b), dört adet çubuk motor değiştirme kiti alınmıştır. ABD'den gelen mühimmata ise Yunanistan, Pire Limanında el koymuştur.
Genelkurmay Başkanlığı tarafından Hava Kuvvetleri Komutanlığına, genel bir bombardıman yapılmayacak, sadece çıkarma ve indirme bölgelerindeki hedeflere taarruz edilecek ve bu taarruz esnasında karşı taraf ateş açmadıkça ateş edilmeyecek, direktifi gereği Rum Millî Muhafız Ordusu’nun uçaksavarlarının ilk ateşine kadar bu emre uyulmuştur.Türk Hava Kuvvetleri ilk aşamada 733 sorti (çıkış) ikinci aşamadaysa 197 sorti olmak üzere her iki aşamada gerçekleştirdiği toplam 930 sorti görev ile tehdit barındıran hedefleri imha etmiş, keşif yapmış, personel atlatmış, malzeme atmış ve hava savunma görevi gerçekleştirmiştir. Kıbrıs Barış Harekatı'nda çıkılan sorti miktarı kaynaklarda farklı geçmektedir. Şüphesiz Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait bir kaynak daha güncel bilgileri vermekte ve Birinci Harekât kapsamında 819 sorti, İkinci Harekât kapsamında 211 sorti olmak üzere toplam 1.030 sorti uçuş bilgisi verilmektedir. Bu kapsamda kara ve deniz unsurlarının korunmasına yönelik yakın destek harekâtı ile tecrit ve mukabil hava harekâtı başarı ile gerçekleştirilmiştir. Türk Hava Kuvvetleri filoları, Türk harekâtının: gören gözü, duyan kulağı olmuştur.
Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye Cumhuriyeti tarihi bakımından oldukça önemlidir. Cumhuriyet tarihinde Hava, Kara ve Deniz Kuvvetlerinin koordineli olarak beraber icra ettikleri ilk sınır ötesi harekât olmuştur. Barış Harekâtında, 5’i Türk Hava Kuvvetleri personeli toplam 498 asker şehit olmuştur. Yine Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı yönüyle icra edilen ilk sınır ötesi harekât olması bakımından özel bir yeri vardır. Şüphesiz, kaybedilen 10 civarında uçak ve maddi hasarlar telafi edilmesi mümkünken, telafisi olmayan asıl kayıplar beş yetişmiş hava personeliydi. Kıbrıs Barış Harekâtında, Türk Hava Kuvvetlerinin yapmış olduğu harekât ile elde edilen kazanımlar oldukça önemliydi.
Müşterek Harekâtta Hava Faaliyetine Komutanların Bakışı
Harekâtta Hava Kuvvetleri Komutanlığının faaliyet ve performansını Kıbrıs Barış Harekâtı ile ilgili olarak 6. Kolordu Komutanı Korgeneral Nurettin Ersin, "İstekler çoğunlukla karşılandı. İlk çıkışta topçu atışları kifayetsiz olduğu için fazla istek oldu. Bir defa Yunan F-84F tipi dedikleri uçak bize taarruz etti. Herhangi bir kaybımız olmadı. Attıkları bomba boş araziye düştü. ... Bir iki olay dışında önemli bir olay olmamış ve Hava Kuvvetlerinden azami yardım sağlanmıştır. Uçaklarımızın taarruzu azami derecede müessir olmuştur. Hava Taarruzunun sonucunu tespit etmek için Yunan Alayının yeri görmeye değer bir örnektir." ifadeleriyle açıklamıştır. Yine dönemin harekâta katılan komutanlardan hemen her rütbeden subay ve astsubaylar Hava Kuvvetlerinin önemine atıfta bulunmuşlar en zor zamanlarda uçakların kendilerini büyük risklerden kurtardıklarını beyan etmişlerdir. Hava Kuvvetleri tarafından bu harekâtta icra edilen 1.030 sorti uçuşta hemen her türlü hava harekâtı icra edilmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının daha az kayıpla başarı sağlamasına destek verilmiştir. Yine Kıbrıs Barış Hârekatı'nda Bölük Komutanı olarak görev yapan ve harekâta katılan dönemin subaylarından Kurmay Yüzbaşı Oğuz Kalelioğlu anılarında, "Ben Hava Kuvvetlerinin büyüklüğünü orada gördüm. Rumlar tarafından kuşatıldığımız en zor bir zamanda beklenmedik bir zamanda yetişerek bizi tehlikeli durumdan kurtardılar." demiştir.
Dr. Kur. Alb.(E.) Oğuz Kalelioğlu'nun "Kıbrıs Barış Harekâtı ve Gazimagosa Savunması isimli 2011 yıl basımı çalışmasına yapılan atıfta, "Düşmanın yoğun uçaksavar ateşine rağmen, hava taarruzlarının isabet derecelerinin, tahminlerin çok üstünde olduğu, harekâtın akabinde yerinde yapılan incelemelerden anlaşıldı. Üstün pilot eğitimi ile Türk Hava Kuvvetleri, harekâtın başından sonuna kadar hava hâkimiyetini sağladı ve kara birliklerinin harekâtını destekledi. Yunanistan Hava Kuvvetleri General Yuannides'in emrine rağmen Kıbrıs'a gelmeyi göze alamadı." bilgisi yer almaktadır. Kıbrıs Barış Harekâtı'nda İHK (İleri Harekât Kontrolörü) olarak görev yapan Necdet Karademir, "...bombası, roketi ve makineli tüfek mühimmatı olmayan yani iki cephanesiz uçak buldum. Ben buna da razıydım. Bu iki uçağı kontrolüm altına alarak çok alçaktan, yerle bir, çok süratli bir şekilde iki adet Rum tankının tam üzerinde After Burn (AB)'u (ilave takat) devreye sokarak müthiş bir gürültü meydana getirttim. Bilahare iki Rum tankının mürettebatı tankları çalışır vaziyette bırakarak geriye doğru kaçtılar. Bu tankları daha sonra batıdan gelecek Rum taarruzlarına karşı bariyer olarak kullandık. Bu tanklar şu anda çıkarma bölgesindeki müzede bulunmaktadır." ifadelerini kullanmıştır.
Türk Hava Kuvvetlerine bağlı savaş uçakları, harekâtın ilk gününde daha önceden belirlenen hedeflere taarruz harekâtı icra etmiştir. Harekâtın ilk gününde savaş uçakları amfibi harekâtı rahatlatmak amacıyla deniz piyadelerine bulundukları bölgede daha rahat hareket imkânı yaratmak amacıyla bombalamalar yapmış, Girne çevresinde yer alan Rumlara ait bazı zırhlı birlikler ve cephanelikler Türk savaş uçakları tarafından yok edilmiştir. Türk savaş uçaklarının diğer bir görevi de çıkarma yollarına giden yolları kapatmak ve karşı taraf arasındaki bağlantıyı koparmak olmuştur. ... Türk savaş uçaklarının icra ettiği önemli görevlerden birisi de savaş bölgesinde yer alan Rum birliklerinin mevzilere intikalini engellemek olmuştur."
Hava Harekâtının Değerlendirilmesi
Kıbrıs'a yönelik icra edilen hava harekâtlarının Türk Hava Kuvvetleri tarihinde özel bir yeri vardır. İlk defa anavatandan kalkan Türk uçakları ülke sınırları ötesinde hava operasyonları yapmıştır. Bu harekat, deniz üzerindeki hedeflere olduğu gibi kara hedeflere yönelik olarak da icra edilmiştir. Deniz üzerindeki hareketli hedeflerin etkisiz hale getirilmesi aşamasında hedefin ateş edilmesi ile hedefe varması arasındaki hareket mesafesinin isabet oranını etkilediği tecrübe edilmiştir. Türkiye, Kıbrıs'ın kendisine 65 km uzakta olması sebebiyle Yunanistan'a göre hareket üstünlüğüne sahip olmuştur.
Kıbrıs Meselesi ile Türkiye'nin sınırları dışında kalan ve geçmişte ülkenin bir parçası olan toplumların ve özellikle Türk akraba toplulukların sorunlarına bigane kalamayacağı ortaya çıkmıştır. Kıbrıs Barış Harekatı ile Kırım Harbinde icra edilen Birleşik Harekat dikkate alınmaz ise Girit Seferinden sonra ilk defa deniz aşırı bir harekat ülkenin kendi imkan ve kabiliyetleri ile gerçekleştirilmiştir. Nitekim 21 Haziran 1964 harekatı dış tepkiler kadar TSK'nın olası bir harekatta eksikliklerini görmesi ve tamamlaması için tehir edilmek zorunda kalmıştır.
Türkiye, dâhil olduğu ittifak grubuna rağmen kendi çıkarları için milli bir harekâtı icra edebileceğini göstermiştir. Bu bakımdan dikkate alındığında TSK'nın yeniden modern ve dünya standartlarında bir güce ulaştığını göstermesi bakımından önemlidir. Kıbrıs Barış Harekâtı, TSK tarihinde sınır ötesine yapılan müşterek harekât kapsamında yapmış olduğu ilk harekâttır. Milli çıkarların korunması ve müdafaası bakımından da Yunanistan'ın uzun yıllardır uyguladığı bir taktik İstiklal Savaşı'ndan sonra burada da başarısızlığa uğramıştır. Türkiye, Yunanistan'dan gelecek olası bir tehdide karşı Trakya tarafında da gerekli tedbirleri almıştır. Ancak Yunanistan'daki askeri diktatörlük buna cesaret edememiştir. Kıbrıs Barış Harekatı, özellikle hava kuvvetleri ihtiyaçları için İran, Pakistan ve Libya'nın verdiği destekle olası bir harekatta gösterilen dostluklar bakımından tarihi bir öneme haizdir. Bu harekâtta doğrudan harekât bölgesinde düşürülmese bile 10 civarında hava aracının kaybedilmesi bakımından alınması gereken dersler cihetiyle önemlidir.
Kıbrıs Barış Harekâtının en önemli özelliğinden biri de kuvvetler arası koordinasyon yönüyle alınan dersler olmuştur. Bir hatalar zinciri ile batan Kocatepe'nin durumu Türk Milletini büyük bir teessür altına alırken, sorumlu deniz ve hava birimlerinin bu durumdan çıkardıkları dersler bakımından önemlidir.
1967 Arap-İsrail Savaşında, İsrail Hava Kuvvetlerinin yaptıkları hazırlık ve reaksiyonları harp okulları ve harp akademilerinde ders olarak okutulur. Bu derslere ilave edilmesi gereken bir konu da Kıbrıs Barış Harekâtı ile İsrail Hava harekâtının mukayesesi olmalıdır. Alınan eğitimler, personel planlama ve harekâta katılmak için gösterilen reaksiyon dikkate alındığında Türk havacı personelin hayatın doğal akışı içinde ve kısa sürede muharip hale geldiğini göstermiştir.
Sonuç olarak tarihin her döneminde stratejik konumu ile önemli olan Kıbrıs Süveyş Kanalı’nın açılması ile Hint Okyanusu’na ulaşmak bakımından daha da önemli hale gelmiştir. Akdeniz ile Kızıldeniz arasında bir kontrol noktası olmuştur. Hava gücünün doğuşu ile doğal ve sabit bir uçak gemisi olarak Doğu Akdeniz'de emniyetin ve barışın anahtarı olmuştur. Türkiye, fethettikten 308 yıl sonra Kıbrıs'ı zor bir zamanında İngiltere'ye geçici olarak vermiştir. Ancak buradaki Türk varlığı ve Anadolu kıyılarının güvenliği bakımından her zaman burası ile ilgili olmak zorunda kalmıştır. İngiltere'nin burada gücünü kaybetmesi ve Rumların hukuk dışı cüretkar talepleri sonucunda Ada'da barış bozulmuştur. Türkiye gelişmelerin barışçıl olarak çözülmesi için 25 yıl yoğun bir diplomasi yürütürken gerginlik dönemlerinde ise çağımızın yeni gücü olan hava gücünden yararlanmıştır.
Kıbrıs'ın, Yunanistan'a ilhak edilmesi projesine karşı Türkiye, Ada'daki Türklerinin emniyeti ve kendi güvenliği için soruna taraf olmuştur. Türkiye'nin barışçıl çabalarına rağmen Kıbrıslı Rum örgütleri Ada'da ortak yaşamı imkânsız hale getirmişlerdir. Türkiye, 1950'li yıllardan 20 Temmuz 1974 tarihine kadar her türlü diplomatik girişimde bulunmuş, şiddetin olduğu dönemlerde askeri gücünü uygulayacağının emarelerini göstermiştir. Bu çabalara rağmen Rumlar, 15 Temmuz 1974 tarihinde bir darbe ile Ada'da fiili durum oluşturmuşlardır. Türkiye, bu de facto durum karşısında Barış Harekâtı yapmaya mecbur kalmıştır. Nitekim 1974 yılından beri de Ada'da Rumlar ve Türkler barış içinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Yunanistan 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında NATO'dan çıkmış olmasına rağmen Türkiye komşuluk ve ortak bir coğrafyada yaşamanın bir gereği olarak 1980 sonrasında yeniden NATO'ya girmesine engel olmamıştır.
Füze Krizi, U-2 Krizi ve Johnson Mektubu ile başlayan gelişmeler sonrası Türkiye'nin milli menfaatleri ekseninde yeniden bir yenilenme ve uluslararası ilişkilerdeki konumunu yeniden değerlendirme fırsatı olmuştur. NATO süreci ile birlikte ortak güvenlikte oluşan yüksek beklenti dönemin NATO kuruluş mesajlarında kuvvetli bir şekilde ifade edilirken, zamanla bir ülkenin öncelikle kendini savunma konusunda milli imkân ve kabiliyetlerini günbegün geliştirmesi gerektiğini göstermiştir. Türkiye, 1960'lı yılların ortalarından itibaren istikrarlı bir şekilde başta Gök Vatan’ın emniyeti ve savunması olmak üzere hemen her alanda özgün gelişmeler göstermiş sağlamış ve bunu sürdürmektedir. Şüphesiz sanayileşme ve teknoloji alanında gelişme uzun soluklu bir iştir. İstikrar ve kararlılık içinde atılımların doğru zamanda, doğru yerde ve doğru alanda yeterince yapılması her zaman önemlidir.
KAYNAKÇA
Armaoğlu, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, 17. Baskı, Alkım Yayınevi, İstanbul, 2010.
Arıt, Fikret, Türk Havacılık Hikayeleri, Baha Matbaası, İstanbul,1966.
Bal, İdris, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Amerika Birleşik Devletleri'ne Yönelik Dış Politikası ve İlişkileri", Türk Dış Politikası Cumhuriyet Dönemi 2, (Edt.:Mustafa Bıyıklı),Gökkubbe Yayınları, İstanbul, 2008.
Cumhuriyet Gazetesi 09 Ağustos 1964.
Denizli, Ali, Kıbrıs Barış Harekatı (20 Temmuz 1974) Kıbrıs’ı Ele Geçiren Üstün Birlikler Kıbrıs’ta Kahramanlar Kahramanı Olağanüstü Askerler, Berikan Ofset Matbaacılık, Ankara, 2014.
Gönlübol, Mehmet - Sezer, Duygu, Olaylarla Türk Dış Politikası, 9. Baskı, 1996.
Göktepe, Cihat,"Kıbrıs Meselesi’nde Kriz Süreci ve Türkiye (1964-1974)", https://www.ayk.gov.tr, s.1408.
Gönlübol, Mehmet - Kürkçüoğlu, Ömer, Olaylarla Türk Dış Politikası, 9. Baskı, Siyasal Kitapevi, Ankara, 1996, s.570-580.
Hv.K.K.lığı, “Yeniden Yapılanma Dönemi(1952-1983)”, Hava Kuvvetlerinin 90. Altın Yılı, Sayı 338, Ankara, 2000, s.66-68.
Gnkur.ATASE Bşk.lığı, Cumhuriyetin 60. Yılında Türk Silahlı Kuvvetleri, Ankara, 1984.
http://www.havaciyiz.com/Tarih02-Kibris.html (Erişim Tarihi:11.11.2020).
Kalelioğlu, Oğuz, (Yrd.Doç.Dr.E.Kur.Alb.) 2009 yılında Harbiye Orduevi görüşmesinde bildirilen görüştür. (O.Y.)
Kansu, Yavuz - Şensöz, Sermet - Öztuna, Yılmaz, Havacılık Tarihinde Türkler 1, Hv.Bsm. ve Neş. Md.lüğü, Ankara, 2006.
Kapucu, Davud, "1974 Kıbrıs Hava Harekâtı", Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi (UTAD) The Journal of International History Researches, 2020 4(2).
Karademir, Necdet (E.Hv.Plt.Tuğg.), "Kıbrıs Barış Harekâtı'nda Yaşadıklarım.", Anılar 2009, Hv. Bsm. ve Neş. Md.lüğü, Ankara, 1997.
Karagülmez, Müjdat, "1974 Kıbrıs Krizi ve Türk Hava Kuvvetlerinin Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Gerçekleştirmiş Olduğu Faaliyetler", Kıbrıs Dün, Bugün, Yarın, Gazi Kitapevi, Ankara, 2020.
Kaymaklı, Hulusi, Havacılık Tarihinde Türkler 4, Hv.Bsm.ve Neş.Md.lüğü, Ankara, 2005.
Keyüsk, Mazlum, Türk Havacılık Tarihi 1914-1916 İkinci Kitap Birinci Cilt, Hava Basımevi, Eskişehir,1951.
Kurt, Emin, Kıbrıs Şehidi Hv.Plt.Yzb.Cengiz TOPEL ve 1964 Kıbrıs Hava Harekatı, Hv.Bsm.ve Neş. Md.lüğü, Ankara, 2007.
Kurt, Deniz- Pehlivan, Yavuz- Korkmaz, Erdal, Kuruluşundan Günümüze Türk Hava Kuvvetleri Cilt:III, Hv.Bas.ve Neş.K.lığı, Ankara, 2020.
Kurt, Deniz- Pehlivan, Yavuz- Korkmaz, Erdal, Kuruluşundan Günümüze Türk Hava Kuvvetleri 1952-2020 Cilt-III, Hv.Bas. ve Neş. K.lığı, Ankara, 2020.
Müjdat Karagülmez, "1974 Kıbrıs Krizi ve Türk Hava Kuvvetlerinin Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Gerçekleştirmiş Olduğu Faaliyetler", Kıbrıs Dün, Bugün, Yarın, Gazi Kitapevi, Ankara, 2020.
Mütercimler, Erol, Kıbrıs Barış Harekatının Bilinmeyen Yönleri: Satılık Ada Kıbrıs, 5.Baskı, Alfa Yay., İstanbul, 2010.
Tercüman 10 Ağustos 1964.
Uçarol, Rifat, Siyasi Tarih (1945-1999), Hv.Bas. ve Neş.Md.lüğü, Ankara, 2006.
Yalçın, Osman, Filo Tarihçeleri C-I-II-III-IV-V, Hv.Bsm. ve Neş. Md.lüğü, Ankara, 2009.
Yalçın, Osman, Türk Hava Harp Sanayii Tarihi, Türkiye İş Bnakası Kültür Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2019.
Yalçın, Osman, Türk Hava Gücü Kuruluşu, İlk Seferleri ve Yükselişi (1911-1950), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2. Baskı, 2021.
Yalçın, Osman, "Durağanlaşan Türk Harp Sanayiinin Kıbrıs Meselesi ile Yeniden Yapılanması ve F-16C/D Örneği", TurkishStudies-History, 15(4), 2020, s.1252.
Yalçın, Osman, "1914-1950 Arası Türk Askerî Havacılığının Barışa Katkı Sağlayan Hava Seferleri, Yurt Dışında Bir Uçak Kazası ve Cenaze Merasimi", Turkish Studies-History, 16(1), s.64. https://dx.doi.org/10.47846/TurkishStudies.48697.
Yalçın, Osman, "Durağanlaşan Türk Harp Sanayiinin Kıbrıs Meselesi ile Yeniden Yapılanması ve F-16C/D Örneği", TurkishStudies-History, 2020, 15(4),s.1256.
Yalçın, Osman, Türk Hava Kuvvetleri Teşkilatlanma Tarihi (Cumhuriyet Dönemi), Gazi Ünv.Sos.Bil.Enst., Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2004.
Yeşilköy Hava Müze Komutanlığı.
Yavuz Kansu-Sermet Şensöz- Yılmaz Öztuna, Havacılık Tarihinde Türkler 1, Hv.Bsm. ve Neş. Md.lüğü, Ankara, 2006, s.49.
Osman Yalçın, Türk Hava Gücü Kuruluşu, İlk Seferleri ve Yükselişi (1911-1950), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2. Baskı, 2021, s.17-30.
Fikret Arıt, Türk Havacılık Hikayeleri, Baha Matbaası, 1966, İstanbul, s.1-20.
Mazlum Keyüsk, Türk Havacılık Tarihi 1914-1916 İkinci Kitap Birinci Cilt, Hava Basımevi, Eskişehir,1951 ,s.141, 211-220; Kansu Vd., a.g.e., s.211,254-256..
Hulusi Kaymaklı, Havacılık Tarihinde Türkler 4, Hv.Bsm.ve Neş.Md.lüğü, Ankara, 2005, s.63-65; Osman Yalçın, "Durağanlaşan Türk Harp Sanayiinin Kıbrıs Meselesi ile Yeniden Yapılanması ve F-16C/D Örneği", TurkishStudies-History, 15(4), 2020, s.1252.
Osman YALÇIN,"1914-1950 Arası Türk Askerî Havacılığının Barışa Katkı Sağlayan Hava Seferleri, Yurt Dışında Bir Uçak Kazası ve Cenaze Merasimi", Turkish Studies-History, 16(1), s.64. https://dx.doi.org/10.47846/TurkishStudies.48697.
Mehmet Gönlübol-Duygu Sezer, Olaylarla Türk Dış Politikası, 9. Baskı, 1996, s.365-371; Osman Yalçın, Türk Hava Harp Sanayii Tarihi, Türkiye İş Bnakası Kültür Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2019, s.277-281..
Deniz Kurt-Erdal Korkmaz, Kuruluşundan Günümüze Türk Hava Kuvvetleri Cilt-III, Hv.Bsm. ve Neş.K.lığı, Ankara, 2020, s.77,78.
What's Your Reaction?






